Yaşlı Sağlığı

Hipertansiyon

Tansiyonu kısaca kan basıncı olarak tanımlayabiliriz. Damarlarınızdaki kan, dolaşım sırasında bir basınç oluşturur. Bu basınç alınan gıda, yapı­lan iş ve harcanan güçle bağlantılı olarak gün içinde küçük değişiklikler gösterebilir. Kan basıncı (veya tansiyon) iki ölçümle ifade edilir; sistolik basınç (büyük tansiyon), diyastolik basınç (küçük tansiyon).

Yüksek tansiyon (hipertansiyon) nedir?: Gün içinde kan basıncının belirli bir süre yüksek olması, yüksek tan­siyon (hipertansiyon) olarak tanımlanır. Tansiyon milimetre civa (mmHg) olarak ifade edilir. Sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 120 mmHg ve diyastolik kan basıncının (küçük tansiyon) 80 mmHg olması en uygun tan­siyon değeridir. Kan basıncının 120-129/80-84 mmHg olması normal, 130-139/85-89 mmHg olması yüksek normal tansiyan olarak adlandırılır. Kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerinde olması hipertansiyondur.

Ülkemizde hipertansiyon oldukça yaygın bir problemdir. Erişkin her 3 kişiden 1’inde hipertansiyon vardır. Kadınlarda erkeklerden daha sık­tır. Türkiye’de hipertansiflerin önemli bir kısmı (% 53), ekonomik olarak üretken çağ kabul edilen orta yaş grubundadır. Ülkemizde nüfus yapısının daha çok genç olduğu dikkate alındığında, 30 yaş altında görülen hiper­tansiyon sıklığı (% 12) ihmal edilmeyecek düzeydedir. Altmış yaşın üzerin­de hipertansiyon görülme sıklığı % 60-80’lere kadar yükselmektedir. Ülke­mizde, hipertansiyon görülme sıklığı yüksek olmasına rağmen, hastaların sadece %40’ı bunun farkındadır.

Tansiyon nasıl ölçülür?: Kan basıncı tansiyon aleti ile ölçülür. Tansiyonun doğru ölçülmesi için şu noktalara dikkat edilmesi gerekir; ölçümden kısa süre önce sigara veya kahve içilmemiş olmalı, kişi dinlenmiş olmalı, ölçüm sırasında manşon kalp seviyesinde tutulmalı, ölçüm cihazının manşonu uygun boyutta olmalı.

Yüksek tansiyon nelere yol açar?: Yüksek tansiyon sinsi bir hastalıktır. Bu özelliğinden ötürü her yaşta görülebilir. Belirti vermeden ortaya çıkar. Yüksek tansiyon kontrol altına alınmazsa, şu sorunlar ortaya çıkabilir; kalp hastalığı, felç, boyun ve bacak damarlarında tıkanma, kalp yetmezliği, böbrek hastalığı, görme kaybı. Lütfen dikkat; ailenizde yüksek tansiyon varsa, yaşınız 40’ın üzerindeyse, şişmansanız, sigara içiyorsanız, şeker hastası iseniz ve ailenizde şeker hastası varsa, gebe iseniz tansiyonunuzu sık aralıklarla ölçtürünüz.

Yüksek tansiyonla başa çıkabilmek için ne yapmalı?: Tansiyon yüksekliği olan bütün hastalara yaşam tarzı ile ilgili değişik­likler önerilmektedir. Kişi sağlıklı olduğu kiloyu bilmeli ve o kiloda kalmalıdır. Vücut küt­le indeksiniz (vücut ağırlığı/boy2) 25 kg/m2’nin üzerinde ise kilo vermeniz gerekir. Vücut kütle indeksi, kilogram cinsinden vücut ağırlığının, metre cinsinden boyun karesine bölünmesi ile hesaplanır. Tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. Meyve ve sebze tüketimi artırılmalı, doymuş ve total yağ tüketimi azaltılmalıdır. İlaçlar düzenli alınmalıdır. Sigaradan kullanımına son verilmelidir. Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz yapılmalıdır.

Egzersiz ve yüksek tansiyon: Kan basıncı ilaçlar ile kontrol altına alındıktan son­ra, egzersiz programına başlanabilir.

Düzenli egzersizin faydası nedir?: Kullanılan ilacın dozunu azaltabilir veya ilaca gereksinimi ortadan kaldırabilir. Kalp hastalığı ve diğer kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Kişiyi enerjik kılar; stresi azaltır. Kilo vermeye yardımcı olur. Kasları ve kemikleri güçlendirir. Yaşam kalitesini artırır. Düzenli egzersiz kan basıncını azaltır. Araştırmalar düzenli egzersizin hafif ve orta derecede hipertansiyonda kan basıncını ortalama 10 mmHg düşürdüğünü göstermektedir. Bu miktar kan basıncı ilaçları ile elde edilen etki ile benzerdir. Ancak uzun dönemde sağlanacak faydalar çok daha fazladır. Orta yoğunluktaki egzersizin ağır yoğunluktaki egzersize göre kan ba­sıncını daha etkin düzeyde düşürebildiği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış­tır.

Nasıl bir egzersiz programı uygulanır?: Orta ve ağır derecede egzersiz programlarına başlamadan önce risk analizi yapılması ve ön bir egzersiz testinden geçilmesi gerekir. Aerobik aktiviteler, yüksek kan basıncınızı kontrol etmenizi sağlar. Es­neklik (germe) ve kuvvetlendirme egzersizleri ise egzersiz programının önemli bir parçasıdır.

Egzersiz uygulanırken dikkat edilmesi gereken konular: Önce ısınma egzersizleri (10-15 dakika) yapılmalıdır. Isınma ve soğuma sırasında esneklik egzersizleri yapılmalıdır. Egzersiz yapılırken kalp atım hızı izlenmelidir; kalp atım hızı sayılarak veya kalp atım hızını gösteren aletler kullanılarak izlenebilir. Yapmaktan zevk alınan aktiviteler, grup halinde uygulanmalıdır. Egzersizlerin sonunda aktivite düzeyi yavaş yavaş azaltılmalıdır (5-10 dakika soğuma). Egzersiz sırasında nefes tutulmamalıdır. Egzersiz sırasında nefesi tutmak, kanın kalbe geri dönüşünü azaltır.

Aerobik egzersizler: Kalp hızını veya nefes alış verişini hızlandıran uzun süreli hareketler, aerobik (oksijen alarak yapılan) egzersizler olarak düşünülür. Merdiven çıkma, yürüyüş, hafif koşu, bisiklete binme ve yüzme aerobik aktivitelere örnek olarak verilebilir.

Yürüyüş: Organizmanın temel fiziksel aktivitesidir. Herkes tarafından, her zaman ve her yerde yapılabilir. Yürüyüş, bacaklarda kan dolaşımını artırır ve kalp kasını kuvvetlendirir. Ke­mik ve kaslar için çok az yaralanma riski oluşturur. Hızlı ve tempolu yürüyüş aerobik egzersizdir. Hızlı adımlarla yürüyüş, aynı mesafede, en az koşu kadar kalori yakar. Bu aktiviteden yeterince yarar sağlayabilmek için, uzun süre yürümek gerekir. Uygun ayakkabılar ile günde en az bir saat yürümek önerilir.

Koşu: Kasların ve kalp-solunum sisteminin kapasitesini dereceli olarak güçlendiren bir fiziksel aktivitedir. Yaralanmalardan korunmak için bilinçli bir programın uygulanması gerekir. 40 yaş üzeri iseniz, spor geçmişiniz olsa bile bir hekim kontrolünden geçerek ve düzenli bir antrenman progra­mı uygulamalısınız. Programları uygularken fizyoterapiste danışmalısınız. Fizyoterapistin denetimi ile çalışmanız egzersizin daha etkili ve güvenli olmasını sağlar.

Yüzme: Koşu gibi, yüzmeye de dereceli olarak başlamak gerekir. Baş­langıçta en fazla 500 m yüzülür ve dinlenilir. Mesafe azar azar artırılır. Ha­vuz kurallarına ve güvenlik tedbirlerine dikkat edilmesi gerekir. Bu pek doğal olarak kişinin fonksiyonel egzersiz kapasitesine bağlıdır. Ör­neğin 500 m, bazıları için yeterli olurken bazı ki­şiler için ulaşılmazdır.

Bisiklet: Bisiklet, bacakları ve ayakları, vücu­dun ağırlığından kurtaran bir koşulda uygulanır. Bacaklar, koşudakinden çok daha az yaralanma ve burkulma riski ile karşı karşıyadır. Bisiklet çevirme kalp-solunum kapasitesinin geliştirilmesi için önerilir. Evde sabit bisiklet kullanımı, bacak, uyluk ve kalça kaslarınızı çalıştırır. Katedilen me­safeyi ve egzersiz yapan kişinin nabız sayısını gösteren sabit bisikletler, evde kullanıma en uygun olanlarıdır. Diğer sporları yapma olanağınız yok­sa, evde sabit bisiklet kullanımı çok iyi bir çözüm olabilir.

Esneklik (germe) egzersizleri: Farklı kas gruplarını içeren germe egzersizleri uygulanabilir. Kas, ger­gin bir pozisyonda 10-20 saniye süre ile tutulur. Esnekliği az olan kas grupları için bu hareketler, 60 saniye süre ile uygulandığında, o kas gru­bunun esnekliğinde zamanla bir artış sağlanabilir. Aerobik tipteki egzersizler, haftanın çoğu gününde, her seferinde en az 30 dakika olarak uygulanmalıdır. Eğer bir seferde bu kadar zaman ayrılamıyorsa, aktivite süresi gün içinde daha kısa sürelere bölünebilir. Egzersizi düşük-orta düzeyde ve tahmini en yüksek kalp hızında (220-yaş) [%60-80’inde] yapınız. Bu seviyenin düzenlenmesinde fizyote­rapisten yardım alınmalıdır.

Kuvvetlendirme egzersizleri: Dirençli egzersizler (ağırlık kaldırma gibi), genellikle hipertansiyonu olan kişilere önerilmez. Uygun olduğunda, kuvvetlendirme egzersizlerinin kalp-dolaşım dayanıklılığını güçlendiren, aerobik egzersizlerle birlikte kul­lanılması önerilmektedir. Kişinin duruşu, kaldırdığı ağırlık miktarı mutlaka takip edilmelidir. Egzersizler sırasında nefesin tutulmaması gerekir.

Günlük yaşamla ilgili ipuçları: Asansör kullanmak yerine merdiven­lerden inip çıkınız. İşyerinize giderken araba ile gitmek yerine yürüyün veya otobüsten bir veya iki durak önce ininiz. İşyerine geldiğinizde arabanızı park yerinin en uzak bölgesine park ediniz. Sizinle birlikte egzersiz yapacak birini bulunuz. Bu sayede daha is­tekli egzersiz yapabilirsiniz. Egzersiz sırasında şu uyarıcı belirtilerden birini hissettiğiniz­de, hemen egzersizi bırakınız ve doktorunuza başvurunuz; göğüs ağrısı veya rahatsızlık hissi, baş dönmesi veya bayılma, kol veya çenenizde ağrı, ciddi nefes alamama hissi, düzensiz kalp atımı, aşırı yorgunluk.

Aşılama/Bağışıklama

Aşılama/bağışıklama; özellikle korunulabilir hastalıklar ve ölümlerin engellenmesi açısından yaşlılık döneminde çok önem taşımaktadır. Bu kapsamda aşağıda belirtilen konuların dikkate alınarak aşılama prosedürü her bir yaşlı birey için kararlaştırılmalıdır. Yaşlının sosyo – ekonomik ve yaşam koşullarının ve detaylı bir anamnezinin elde edilmesi uygun olur. Daha önce immün sistemi ilgilendiren herhangi bir kronik hastalığı geçirip geçirmediği belirlenir. İmmün sistem ile ilgili herhangi bir aşılama uygulaması yapılıp yapılmadığı ve aşı bileşenlerine karşı herhangi bir anafilaktik reaksiyon olup olmadığının tespiti yapılır. Dünyada risk gurubu taşıyan bölgelere seyahat edecek olanların seyahatten en az bir ay öncesinde seyahat aşı programına alınması ve aşılama konusunda gereğinin yapılması uygundur (Hac görevleri gibi). Yukarıdaki kriterler doğrultusunda tespit edilen hedef nüfusa aşağıdaki rutin aşılar uygulanır veya özel aşılama gruplarına tabi tutulurlar; influenza aşısı, pnömokok aşısı, zona hastalığına karşı aşılama.

Fiziksel Aktivite ve Yaşam Şekli Değişikliklerinin Düzenlenmesi

Hizmet almak için başvuranların fiziksel aktivitelerinin geliştirilmesi için dört yol vardır: aerobik, kuvvet egzersizleri, esneklik ve yaşam şekli değişiklikleri. Geniş kas gruplarını ilgilendiren düzenli aerobik egzersizler (yürüme, dans, bisiklet, yüzme) sınırlı periyoda kalp hızını artırır. Egzersizin aşağıda belirtilen yaşa göre düzenlenmiş kalp atım sayısını aşmayacak şekilde planlanması önerilir.

Yeterli ve Dengeli Beslenme

Yaşlılık döneminde yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması; sağlığın korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, yaşam süresinin ve kalitesinin artırılmasında önem taşımaktadır. Yanlış beslenme ve yaşam tarzı başta iskemik kalp hastalığı, serebrovasküler hastalıklar, diabetes mellitus, hipertansiyon, osteoporoz, romatizmal hastalıklar, konstipasyon, gastrointestinal sistem maligniteleri olmak üzere pek çok hastalığın sık rastlanan nedenidir.

Birinci basamak sağlık kurumlarında çalışan hekimler alacağı basit tedbirlerle yaşlıda gelişebilecek bu hastalıkları önleyebilecek ya da en azından geciktirebilecek ve ortaya çıkabilecek olumsuz etkileri hafifletebilecektir. Bu bağlamda izlenebilecek yollar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:Hekim rutin yaşlı muayenesi sırasında ya da herhangi bir nedenle kendisine başvuran tüm yaşlıların beslenmesini ayrıntılı olarak sormalıdır (iştah durumu, öğün sayısı, beslenme alışkanlıkları, son 3-4 ay içinde vücut ağırlığında artış ya da azalma, günlük sıvı alım miktarı gibi). Her muayenede mutlaka boy ve vücut ağırlığı ölçümü yapmalı ve düzenli olarak kaydetmelidir.Beslenme ölçeklerini kullanarak beslenme durumunu tespit etmelidir. Ek kalori gereksinimi olan yaşlıları ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumuna yönlendirmeli, sonuçlarını takip etmelidir.Yaşlılara, varsa bakımında yardımcı olan ailelerine ve bakıcılarına, bakımevinde kalan yaşlılar içinde yaşlı bakımında görevli tüm personele beslenme ile ilgili eğitim vermelidir. Bu amaçla kolay anlaşılabilir broşür ve beslenme rehberleri hazırlamalı ya da temin etmelidir.Hekimler toplumsal bilgilendirme üzerinde de yoğunlaşmalıdır. Bunu yaparken TV, radyo programları, gazete ve dergi makaleleri ile hem görsel hem de yazılı medya olanaklarından faydalanmalı, çok sayıda ve çeşitli broşürler ve afişler hazırlatıp geniş halk kitlelerine ulaşmalıdır.Hekimler toplumsal projelerin planlanmasında öncü olmalı ve planlanan projelere katkıda bulunacak kurumlar arasında koordinasyonu sağlamalıdır.

Kazalardan Korunma

Yaşlıların karşılaştıkları sorunların önemli bir kısmını yaşla birlikte görme ve işitme yeteneğinin azalması, denge kontrolünün zayıflaması, elin iyi kavrayamaması gibi değişiklikler ile ortaya çıkan kaza riskinin artması oluşturur. Yaşlılarda en sık görülen kazalar düşme, yanma ve zehirlenmelerdir. Bunların arasında en sık rastlanılan; hareketsizliğe, hastane ve evde bakıma, engelliliğe ve ölüme neden olan düşmelerdir. Bu kazaların çoğu kolayca gözden kaçabilen fakat kolaylıkla önlenebilecek nedenlerden kaynaklanmaktadır.

Fizik Egzersiz ve Hareketlilik

Hekim fizik egzersiz ve hareketlilik konusunda danışmanlık vermelidir. Bu bağlamda aktif yaşlanma kavramı içinde fizik egzersizin önemi vurgulanmalıdır.Öncelikli olarak yaşlının günlük fiziksel aktivitelerinin neler olduğu ve aktivite sınırlarının belirlenmesi gerekir. Fiziksel aktivite özelliklerine göre kişinin hareketliliğinin korunmasına ve egzersiz programının hazırlanmasına destek verilmelidir.Günlük 30 dakika ya da daha uzun sürede, orta derecedeki fiziksel aktivitenin gerçekleşmesi sağlığın sürdürülmesinde yararlıdır. Hareketliliğin korunması ve egzersizin yapılmasındaki engellerin aşılmasına yönelik yaşlılara önerilerde bulunulmalıdır Yaşlılara yönelik yerel ve ulusal aktivite programlarının geliştirilmesi için çaba gösterilmeli, bunun için yerel yönetimlerle işbirliği içinde yaşlı koordinasyon merkezlerinin kurulmasına destek vermelidir.

Tütün Kullanımının Kontrolü

Tütün kullanımının sağlık üzerindeki olumsuz etkileri bilinmektedir. Tütün kullanımının kontrolü bakımından da çeşitli yaklaşımlar yapılmaktadır. Bu yaklaşımların bir bölümü tütün kullanım alışkanlığının hiç edinilmemesi için çaba gösterilmesi, diğer bir bölüm de sigara ve tütün ürünü kullanan kişilerin bu davranıştan vazgeçmeleri için çaba gösterilmesidir. Bu bakımdan birinci basamak sağlık kuruluşları çok önemli bir rol oynayabilir. Birinci basamak sağlık kuruluşları sigara ve tütün ürünü kullananların sigarayı bırakmaları için önemli rol oynamanın yanı sıra çocuk ve gençlerin sigara alışkanlığı edinmelerinin önlenmesi bakımından da rol üstlenebilir. Bu anlamda yasal düzenlemeler de çok önemli destek sağlamaktadır. Tütün kontrolü bakımından diğer bir boyut ise sigara dumanından pasif etkilenmenin önlenmesidir. Pasif etkilenme insanların toplu olarak bulunduğu yerlerde söz konusudur. Bu bakımdan eğitim ve sağlık kuruluşları ile toplu yaşanılan/bulunulan yerlerde tütün kullanımının yasaklanması yönünde yasal düzenlemeler vardır. Ancak yasal düzenlemeler ev ortamını kapsamamaktadır. Ev ortamındaki etkilenmenin önlenmesi bakımından da aile bireylerinin eğitiminin yeri önemlidir.

Sonuç olarak birinci basamak sağlık kuruluşlarının ve buralarda çalışan hekimlerin tütün kontrolü bakımından görev ve sorumlulukları şu belirtilen başlıklar kapsamında olmalıdır; hekimlik uygulamalarında her başvurana/hastaya sigara/tütün ürünü kullanıp kullanmadığını sorma, sigara kullanıyorsa miktar ve süresini sorma, sigara kullananlara bırakmasını önerme, sigara kullananlara bırakma yönünde destek sağlama, sigara kullananlar ve sigarayı bırakmış olanlar için izlem programı yapma, sigara bırakma konusunda kullanılabilecek ilaçlar/maddeler verme.

Kaynak: www.ailehekimligi.gov.tr

Yorum bırakın